Dedikodularınız, kaosunuz, dramanız beni hiç ilgilendirmiyor.

Sizler doğanın bir parçası olduğunuzu iddia etseniz de değilsiniz.

Doğada zarar gören faunanın telafisi, mutlaka vardır.

Sizlerin bir panzehiri yok, olsa kendiniz iyileşirdiniz.

Kim olduğumu unutmadım, ne olduğunuzun fazlasıyla farkındayım.

İçimde uyanan canavardan mesul değilim, ehlileştirmem için yalvarmayın.

Ormanlara, denizlere inanırken ben;

nasıl içimde bir vahşi uyanmasını beklemezsiniz, sağduyunuza şaşırın.

Hayatıma bir boya kalemi olarak devam edebilmeyi çok isterdim.

Hoşuma gitmeyen ideaların üstünü karalar,

evrene yararlı olduğumu düşündüklerimin altını çizer, belirginleştirirdim.

Ama Milat hiç beklemediğiniz bir anda birden değişir.

Bir köprüden geçerken, bir bardak çay içerken, sevişirken…

Her zaman geçtiğin köprüdür, hep içtiğin çaydır, çoğunlukla yaşadığın tatmindir.

Ama dördüncü bardakta bir şey değişir.

Köprünün ortasında teker farklı sarsar.

Sevişirken daha önce yaşamadığın bir zevk..

Sırt ağrılarına sebep olan Dünya değilmiş meğer.

Yük..

Nefes…

Zor değil, sadece başını yukarı kaldır ve Ay’ı bul.

Mutlaka bul!

Bu yılın seni sobelediği her gün mızıkçılık etmediğini yanmaya devam ettiğini gör.

Oyun koz maça, elin hep gömmeli.

Batak bir yerde bitmeli.