etime dadanan ruh
kağıtlara diktiğim kilitler
sesimi yağmalayan boşluk
ve eksik biten şu hikayede benzediğim ne varsa
bembeyaz bir vakti anlatıyorum şimdi simsiyah
kurallar dolduruluyor labirentlere
görkemli dilenciler söküyor cebimden vicdanı
bilmiyorlar ki, ben o kelimeleri daha anlamları büyümeden dışarı attım
kabzamda bir millet lekesi kıpırdanıp durur
inancın ciltlere köleliği
geri verilsin uykular
dokusunda o sonunu bildiğim geceler
çok sevişip çok sigara içilmiş
bir yerlere dönüp dönüp vuruyorum tılsımımı aynı yeriyle
suyun da kudurduğuna şahit durdum bir eşya gibi
beni istemedim bu oyunda
ve figürler ezberledim sırf bunun için
bir de çok kumar seveyim istedim bol arkadaşlıklar edinip
yazgım kıvrak bilekli bir nabızdı parmak uçlarıma kalp kalp atan
hala yaşadığına panik yapan atlar koşturdum göğsümde
bir sağa
bir sola
bir daha
ve bir daha
avuçlarımın nasır çalmış yüzünden yansıdı ayak tabanlarına tanrının küflü tuğralar
kamburuma silah çekti gelen geçen her genç beden
durduk öylece
içimizden ne geliyor bir baktık dönüp
kuyular tanıyoruz saçları tırnakları dudakları bakımlı
sert yağmurlu bir mevsimin merkezinde
anlıyor gibi kalıyoruz bir şeyleri
çizilen bir suratla, suratı çizilmiş olanın arasındaki farkı

koptu kadını bu masala bağlayan ışık
erketede yine kendimiz
yaralanmış bir işçinin patronun yakasına yapışan terbiyesizliğiyiz
böyle garip şehirler fethettim bazen tamamen hayallerimle bezenmiş
oteller, pasajlar, dükkanlar, evler yağmaladım tarihlerce ispat edip
artık hangi cinayet işlense yadırgamam
çünkü benim yardım ve yatakçımdır rüzgarlar
bana akıl verendir yağmurlar, fırtınalar ve hortumlar
benim elim kolumdur dağlar denizler ve uçurumlar
artık hangi kıyamet kopsa şaşırmam
çünkü ben
hem durmuş ve hem de sürekli tekrarlanan
evet ben hep duruyor ve hep tekrarlanıyor olan