ACININ KÖKÜ
kostümü üstüne oturmuş acıların
ter ve tuzla beslenmiş kabuk deseni
bir görsen işlenmiş kanaviçe gibi süslüyor yaralarımı
derine daha derine insem diyorum
içimde binlerce mağarada
yedi uyuyanların rüyalarına
kendi kendime bir gülsem diyorum
kendi kendime
karşınızda hiç olmadığı kadar gülsem
kendi kendime
zindanlara zorla tıkılmış bir suçun bedeliyim
ölülere tepeden bakmaktan
kabuğundan
acılarından
mezarından kurtulup
bir yolu olmalı insanın
canı sıkılıp/ keyfi kaçınca gitmeli
topukları acısa da alıp başını gitmeli sessizce
bir evi olmalı insanın
güneşin değdiği
nefesi keskin ırmaklara çocukların girdiği
bayramlaşmaların yokluğu azalır
suya selam sayılır
acıların kostümünü çıkarmalı yolda
kabukların izi kalmalı
kalemle çizilen
acıların kökü sende
çıkar elbet acılarını canını yakmasın
üzüldüğün şeye bak
benim yandığımın yanında
odunlarımın eğrisi de düzü de birdir.