ÇAY VE ŞEKER
Şeker yine kuzeni tuzun yanında tatlı tatlı
şarkılar söylüyordu. O anda evin sahibi Leyla
Hanım geldi, telefonda arkadaşı Damla ile
konuşuyordu.
– Tamam canım, o zaman ben çayı demliyorum.
Dedi ve telefonu kapattı. Damla ona misafirliğe
gelecekti. Bu yüzden Leyla Hanım pasta, poğaça,
kısır, börek ve akla gelebilecek her şeyi
yapmıştı.
Çayı demledi, sofrayı hazırladı ve zil sesi
duyuldu. Leyla Hanım koşarak kapıyı açtı.
Arkadaşıyla sarılıp selamlaştıktan sonra sofraya
oturdular. Hoş sohbetlerle yemeğe başlarken
Damla Hanım çayına şeker atmak istedi. Leyla
Hanım şekeri alıp geldi. Şeker ile çay
birbirlerine bakakaldılar. Şeker çayın içine
yanmak ve erimek istemiyordu. Çayla da çok iyi
arkadaştı. Çay da çok üzüldü, kendisi yüzünden
arkadaşının erimesine izin veremezdi. Aklına
şekeri kurtarmak adına bir fikir geldi. Yere
atlamaya karar verdi ve atladı da.
– Ayyy, eyvah! Çayım döküldü.
– Damla, sen iyi misin?
– İyiyim, hay aksi elim çarptı herhalde.
– Dur, ben peçete getireyim.
Yere dökülen çayı peçeteyle temizlediler ve
peçeteleri çöpe attılar. Şeker de arkasından
bakakaldı…